Kadınlarda Hormonal Sorunlar: Yaygın Belirtiler

Kadınlarda Hormonal Sorunlar: Yaygın Belirtiler

Hormonlar Kadın Sağlığını Nasıl Etkiler?

Kadın vücudundaki başlıca hormonlar

Kadınların bedensel ve ruhsal sağlığı, hormonların dengeli çalışmasına bağlıdır. Östrojen, progesteron, testosteron, tiroid hormonları ve prolaktin, kadın bedeninde önemli görevler üstlenir. Östrojen, üreme sağlığının merkezindedir. Menstrüasyon döngüsünü düzenler, rahim iç tabakasını kontrol eder. Progesteron ise hamileliğin sürdürülmesi, yumurtlamanın desteklenmesi ve regl düzeni için gereklidir. Bu hormonların dengesindeki bozulmalar, kadınlarda hormonal sorunlar olarak kendini gösterebilir.

Testosteron, kadınlarda az miktarda bulunur ancak cinsel istek, kas gücü ve enerji seviyesi üzerinde etkisi büyüktür. Tiroid hormonları, metabolizmayı ve vücut sıcaklığını düzenler. Prolaktin ise süt üretimini kontrol eder. Bu hormonlar birbiriyle etkileşim içindedir ve herhangi birindeki dengesizlik, zincirleme sağlık sorunlarına neden olabilir. Hormonlar sadece üreme sağlığını değil; zihinsel denge, bağışıklık ve kalp sağlığı gibi sistemleri de etkiler.

Hormon dengesinin genel sağlıktaki rolü

Hormon dengesi, vücudun birçok sisteminde uyumu sağlar. Doğru hormon seviyeleri, düzenli adet döngüsü, istikrarlı ruh hali ve sağlıklı cilt yapısı gibi birçok faktörü belirler. Dengesizlik yaşandığında ise regl bozuklukları, yorgunluk, cilt sorunları ve kilo dalgalanmaları ortaya çıkabilir. Hormonal sistem, bağışıklık ve sindirim gibi farklı sistemlerle uyumlu çalışır. Bu nedenle hormonlardaki en ufak değişim bile genel sağlığı etkileyebilir.

Kadınlarda görülen birçok sağlık şikayetinin altında hormonal nedenler yatar. Hormonların beyinle kurduğu etkileşim, ruh hali ve zihinsel denge üzerinde doğrudan rol oynar. Depresyon, anksiyete, unutkanlık gibi şikayetlerin kökeni çoğu zaman hormonal sistemdeki aksaklıklardır. Bu noktada erken teşhis büyük önem taşır.

Yaş ve yaşam evrelerine göre değişen hormon seviyeleri

Kadınların hormonal yapısı yaşla birlikte değişim gösterir. Ergenlikte başlayan bu yolculuk, menopozla son bulur. Her dönemin kendine özgü hormonal dengesi vardır. Hormon seviyeleri, yaşla birlikte doğal olarak dalgalanır. Bu dalgalanmalar, fiziksel ve duygusal değişimlere neden olur.

Ergenlik, doğurganlık dönemi, hamilelik ve menopozda hormonal geçişler

Ergenlikte östrojen seviyesi hızla yükselir. Göğüs gelişimi, ilk regl ve cilt değişimleri bu dönemde başlar. Doğurganlık döneminde hormonlar daha dengelidir ancak stres, yaşam tarzı ve beslenme bu dengeyi bozabilir. Hamilelikte progesteron ve östrojen seviyeleri olağanüstü artar. Bu artış anne bedeninde ciddi fizyolojik dönüşümler yaratır.

Menopoz döneminde ise östrojen hızla düşer. Bu düşüş, sıcak basmaları, kemik erimesi ve ruh hali dalgalanmaları gibi belirtilere yol açar. Bu geçişler kadın yaşamında doğal evrelerdir. Ancak geçiş sürecinde ortaya çıkan dengesizlikler, tıbbi müdahale gerektirebilir. Detaylı bilgi için Hormonal Dengesizlik Kadınlar başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.

Kadınlarda Hormonal Sorunlar Nasıl Ortaya Çıkar?

Hormonal bozuklukların tanımı ve temel nedenleri

Hormonlar, vücuttaki birçok sistemi düzenleyen kimyasal habercilerdir. Kadınlarda hormonlar; üreme, metabolizma, ruh hali ve bağışıklık gibi pek çok süreci etkiler. Ancak bu sistem hassas bir denge içinde çalışır. Denge bozulduğunda ise “hormonal bozukluk” olarak adlandırılan sağlık sorunları ortaya çıkar. Hormon seviyelerindeki düşüş, artış veya düzensizlikler, kısa sürede fizyolojik ve psikolojik belirtiler yaratır.

Hormonal bozukluklar çoğu zaman fark edilmeden ilerler. Kadınlar genellikle belirtileri yaşamlarının doğal bir parçası olarak görür. Ancak uzun süreli adet düzensizliği, cilt problemleri veya ruhsal dalgalanmalar normal değildir. Bu belirtiler, hormon sistemindeki işleyişin bozulduğunu gösterir. Erken dönemde müdahale edilmezse, daha ciddi sağlık sorunları gelişebilir.

Çevresel, genetik ve yaşam tarzına bağlı faktörler

Hormonal dengeyi bozan faktörler tek bir nedene bağlı değildir. Genetik miras, yaşam tarzı ve çevresel etkenler birlikte rol oynar. Özellikle stres, uyku eksikliği ve sağlıksız beslenme gibi alışkanlıklar hormon dengesini bozar. Bunun yanında doğum kontrol yöntemleri, bazı ilaçlar ve endokrin bozucular da sistemi etkiler. Genetik yatkınlık taşıyan kadınlarda bozukluk riski daha fazladır.

Kadınların maruz kaldığı kimyasallar da önemli rol oynar. Plastik ambalajlar, kozmetik ürünler ve bazı temizlik maddeleri östrojen benzeri maddeler içerir. Bu maddeler hormonal iletişimi taklit eder ve hücre düzeyinde karmaşa yaratır. Aynı zamanda yüksek şeker tüketimi, işlenmiş gıdalar ve hareketsiz yaşam tarzı da hormonal dengeyi doğrudan etkiler.

Tanı süreci: Hormon testleri, muayene ve semptom takibi

Hormonal bozuklukların tanısı ancak doğru bir değerlendirme ile mümkündür. Öncelikle doktor, hastanın semptomlarını detaylı olarak sorgular. Ardından jinekolojik muayene yapılır ve hormon düzeylerini değerlendiren kan testleri istenir. Bu testler genellikle adet döngüsünün belirli günlerinde yapılır. Çünkü hormon seviyeleri döngü boyunca değişiklik gösterir.

Bazı durumlarda ultrason veya MR gibi görüntüleme yöntemlerine de başvurulur. Hedef, hormon dengesizliğine neden olabilecek yapısal sorunları tespit etmektir. Ayrıca, semptomların ne kadar süredir devam ettiğini anlamak da tanıyı kolaylaştırır. Uzmanlar, hastanın yaşam alışkanlıklarını da göz önünde bulundurarak bütüncül bir değerlendirme yapar.

Hormonal bozukluklara neden olabilecek faktörler

  • Aşırı stres ve psikolojik baskı
  • Düzensiz uyku ve sirkadiyen ritim bozuklukları
  • İnsülin direnci ve polikistik over sendromu (PCOS)
  • Tiroid bezi hastalıkları (hipotiroidi, hipertiroidi)
  • Menopoz süreci ve östrojen düşüşü
  • Yetersiz beslenme veya aşırı diyet uygulamaları
  • Hareketsizlik ve obezite
  • Kimyasal maddelere maruz kalma

Hormon Dengesizliği Belirtileri Nelerdir?

Adet düzensizliği ve hormonlar

Adet düzensizliği, kadınlarda hormonal bozuklukların en yaygın belirtisidir. Östrojen ve progesteron dengesinin bozulması, regl döngüsünün kaymasına neden olur. Bazı kadınlar aylarca adet görmezken, bazıları sık sık veya yoğun kanama yaşayabilir. Bu durum sadece yaşam kalitesini değil, doğurganlığı da etkiler. Adet düzeninde yaşanan değişiklikler ciddiye alınmalıdır. Bu konuda daha fazla bilgiye Adet Kanaması ve Hormonal Dengesizlik başlıklı makalemizden ulaşabilirsiniz.

Saç dökülmesi, akne ve ciltte değişimler

Hormon bozuklukları saç, cilt ve tırnak sağlığını doğrudan etkiler. Özellikle androjen hormonlarının artışı, saç dökülmesini tetikler. Erkek tipi saç kaybı, kadınlarda görülen en belirgin belirtilerdendir. Aynı zamanda sivilce, yağlanma ve ciltte hassasiyet artışı yaşanır. Bu durum çoğunlukla polikistik over sendromu gibi hormon kaynaklı bozukluklara işaret eder.

Kilo alımı ve metabolizma değişimleri

Metabolizmayı yöneten hormonlar dengede olmadığında, kilo kontrolü zorlaşır. Kadınlar özellikle bel çevresinde yağlanma yaşar. İştah artışı, insülin direnci ve enerji düşüklüğü de tabloya eşlik eder. Hormon dengesizliği olan kadınlar, normal diyetlere rağmen kilo veremez. Bu durum tiroid hormonlarıyla ilişkilidir ve uzman kontrolü gerektirir.

Ruh hali dalgalanmaları ve depresif belirtiler

Hormonal sistem ile beyin kimyası arasında doğrudan ilişki vardır. Östrojen düzeyi düştüğünde serotonin üretimi azalır. Bu da depresyon, sinirlilik ve anksiyete gibi duygusal sorunlara yol açar. Kadınlar bazen bu dalgalanmaları regl öncesi dönemle karıştırır. Ancak bu belirtiler sürekli hale geldiyse, hormon testleri yapılmalıdır.

Cinsel istekte azalma ve vajinal kuruluk

Hormon dengesizliği, cinsel yaşamı olumsuz etkiler. Özellikle östrojen seviyesinin düşmesi, vajinal dokularda kuruluğa ve elastikiyet kaybına neden olur. Bu durum cinsel ilişki sırasında ağrıya yol açar ve isteksizlik oluşturur. Ayrıca testosteron eksikliği de libido kaybının arkasında olabilir. Bu gibi belirtiler, tedavi edilebilir durumların habercisidir.

Uykusuzluk, sıcak basmaları, baş ağrıları

Uyku bozuklukları ve gece terlemeleri, menopoz dönemine giren kadınlarda sık görülür. Hormon seviyelerindeki ani değişimler, uykuya dalmayı zorlaştırır. Sıcak basmaları ise günün her saatinde yaşanabilir. Aynı zamanda baş ağrıları, özellikle regl öncesinde yoğunlaşır. Bu belirtiler, hormonal sistemin dengesiz çalıştığını gösterir.

Belirtiİlgili HormonOlası Neden
Adet düzensizliğiÖstrojen, ProgesteronYumurtlama bozukluğu, PCOS
Saç dökülmesiTestosteron, DHTAndrojen artışı
Kilo alımıTiroid hormonları, İnsülinHipotiroidi, insülin direnci
Ruhsal dalgalanmalarÖstrojen, SerotoninMenopoz, PMS
Cinsel isteksizlikTestosteron, ÖstrojenHormon düşüklüğü, menopoz

Kadınlarda En Sık Görülen Hormonal Bozukluklar

Polikistik Over Sendromu (PCOS)

Polikistik Over Sendromu, doğurganlık çağındaki kadınlarda en yaygın görülen hormonal bozukluklardan biridir. Yumurtalıklarda küçük kistlerin oluşmasına neden olur. Bu kistler genellikle zararsızdır ancak hormon dengesini ciddi şekilde bozar. PCOS’lu kadınlarda yumurtlama düzensizliği sık görülür. Regl düzensizlikleri, sivilce, kilo artışı ve tüylenme gibi belirtiler ortaya çıkar.

PCOS, genellikle insülin direnci ile birlikte seyreder. Bu durum kilo kontrolünü zorlaştırır ve diyabet riskini artırır. Androjen hormonlarının fazlalığı, cilt ve saç sağlığını olumsuz etkiler. Tedavide amaç, hormon seviyelerini dengelemek ve yumurtlamayı düzenlemektir. Doğru beslenme, egzersiz ve medikal tedaviler birlikte uygulanmalıdır.

Hipotiroidi ve hipertiroidi

Tiroid bezinin yetersiz çalışması hipotiroidi olarak tanımlanır. Bu durumda metabolizma yavaşlar, halsizlik ve kilo alımı başlar. Aynı zamanda kabızlık, saç dökülmesi ve depresyon belirtileri ortaya çıkar. Hipertiroidi ise tiroidin fazla hormon üretmesi durumudur. Bu da kalp çarpıntısı, aşırı terleme, sinirlilik ve kilo kaybı ile kendini gösterir.

Her iki durum da kadınların yaşam kalitesini etkiler. Tiroid hormonları, adet döngüsünden ruh haline kadar birçok alanı kontrol eder. Bozukluklar zamanla doğurganlığı da olumsuz etkileyebilir. Tiroid hastalıkları genellikle kan testleriyle kolayca teşhis edilir. Düzenli ilaç kullanımı ve doktor takibi ile kontrol altına alınabilir.

Menopoz öncesi hormonal dalgalanmalar

Menopoz öncesi dönem, perimenopoz olarak bilinir ve 40’lı yaşlarda başlar. Bu süreçte östrojen ve progesteron seviyeleri düzensizleşir. Hormonal dalgalanmalar nedeniyle adet düzensizlikleri, gece terlemeleri ve ruh hali değişimleri görülür. Kadınlar bu dönemde hem fiziksel hem duygusal olarak zorlanır.

Bu geçiş süreci doğal olsa da bazı kadınlarda daha şiddetli belirtiler oluşur. Sıcak basmaları, uykusuzluk ve sinirlilik günlük yaşamı etkiler. Hormonal destek tedavileri ile bu süreci daha rahat geçirmek mümkündür. Konuyla ilgili detaylar için Hormon Tedavisi ve Menopoz yazımıza göz atabilirsiniz.

Prolaktin yüksekliği ve kortizol dengesizliği

Prolaktin hormonu, süt üretiminden sorumludur. Ancak gebelik veya emzirme dışında yüksek olması, hormonal bozukluklara işaret eder. Prolaktin fazlalığı adet düzensizliğine, göğüslerden süt gelmesine ve kısırlığa neden olabilir. Kortizol ise stres hormonudur. Uzun süreli stres, bu hormonun sürekli yüksek kalmasına yol açar.

Kortizol fazlalığı, bağışıklık sistemi üzerinde baskı oluşturur. Aynı zamanda kilo artışı, insülin direnci ve yorgunlukla birlikte seyreder. Bu hormonlardaki dengesizlik, özellikle iş hayatı yoğun kadınlarda sık görülür. Tedavi için öncelikle altta yatan neden bulunmalı ve stres yönetimi sağlanmalıdır.

Yumurtalık ve hipofiz kaynaklı hormon bozuklukları

Hipofiz bezi, birçok hormonun üretiminde rol oynayan ana merkezdir. Bu bezde oluşan tümörler veya yapısal sorunlar, hormon sinyallerini bozabilir. Yumurtalıklardan yeterli hormon salınımı gerçekleşmez. Bu durum doğurganlığı doğrudan etkiler. Aynı zamanda adet düzeni ve libido gibi birçok faktörü de değiştirir.

Yumurtalık yetmezliği, genç yaşta menopoza girme riski taşır. Bu nedenle genç kadınlarda düzensiz regl veya sıcak basmaları ciddiye alınmalıdır. Erken teşhis sayesinde hormon replasman tedavisi ile yaşam kalitesi korunabilir.

Hormonal Sorunlar Kadın Yaşamını Nasıl Etkiler?

Üreme sağlığı üzerindeki etkiler

Hormonal dengesizlikler doğurganlığı doğrudan etkiler. Özellikle yumurtlama düzeninin bozulması, gebelik şansını düşürür. PCOS, tiroid bozuklukları veya prolaktin fazlalığı gibi durumlar kısırlığa neden olabilir. Döllenme gerçekleşse bile, düşük riski artar. Sağlıklı bir gebelik için hormonal düzenin sağlanması şarttır.

Psikolojik ve duygusal denge üzerindeki etkiler

Hormonlar, kadınların duygusal durumunu güçlü şekilde etkiler. Östrojen ve serotonin arasındaki ilişki, ruh halinin ana belirleyicisidir. Hormonlar dengesizleştiğinde kaygı, öfke ve depresif belirtiler görülür. Bu değişimler, sosyal ilişkileri ve özgüveni olumsuz etkileyebilir. Bazı kadınlar bu belirtileri fark etmeden yıllarca yaşar. Oysa hormonal bir bozukluğun belirtisi olabilir.

İş yaşamı, sosyal hayat ve ilişkilerde yaşanan zorluklar

Kadınlar hormon dengesizliklerinden kaynaklı birçok zorlukla mücadele eder. Enerji düşüklüğü, odaklanma sorunları ve uykusuzluk iş performansını etkiler. Cinsel isteksizlik ve ruhsal gerilim, ilişkilerde mesafe yaratır. Günlük sorumlulukları yerine getirmek zorlaşır. Bu sorunlar uzun vadede yaşam kalitesini düşürür.

Hormonal sorunların yaşam kalitesine etkileri

  • Kısırlık ve düşük riski
  • Depresyon, anksiyete, sinirlilik
  • İş hayatında verim kaybı
  • İlişkilerde kopukluk ve iletişim zayıflığı
  • Günlük görevlerde motivasyon kaybı
  • Vücut imajı ve özgüven sorunları

Hormonal Dengenin Korunması İçin Uygulamalar

Doğru beslenme ve hormon dostu diyet

Beslenme alışkanlıkları hormon sağlığını doğrudan etkiler. Rafine şeker, işlenmiş gıdalar ve katkı maddeleri hormon dengesini bozar. Bunun yerine lifli gıdalar, sebzeler ve sağlıklı yağlar tercih edilmelidir. Özellikle omega-3 yağ asitleri ve D vitamini hormon sistemini destekler. Bitkisel protein kaynakları ve antioksidanlar da önemlidir.

Düzenli egzersiz ve stres yönetimi

Egzersiz yapmak hormon salınımını düzenler. Özellikle yürüyüş, yoga ve yüzme gibi düşük tempolu aktiviteler faydalıdır. Stresi azaltmak için meditasyon, nefes çalışmaları ve doğada zaman geçirmek önerilir. Kortizol seviyesini dengelemek, diğer hormonların düzenli çalışmasına katkı sağlar. Egzersiz aynı zamanda uyku kalitesini de artırır.

Uyku düzeni ve sirkadiyen ritim

Uyku kalitesi hormon üretimi için kritiktir. Melatonin salınımı gece saatlerinde en üst seviyeye çıkar. Bu da diğer hormonların salınımını etkiler. Gece geç saatlere kadar uyanık kalmak hormon dengesini bozar. Aynı şekilde uyku süresinin azlığı da risk oluşturur. Her gece aynı saatte uyuyup uyanmak, sirkadiyen ritmi korur.

İlaçsız ve ilaçlı tedavi yaklaşımları

Bazı kadınlar için yaşam tarzı değişiklikleri yeterli olabilir. Ancak ilerlemiş vakalarda ilaç tedavisi gerekebilir. Hormon seviyelerine göre doktorlar kişiye özel ilaçlar reçete eder. Tedavi sürecinde düzenli takip büyük önem taşır.

Bitkisel takviyeler ve doktor kontrolü

Adaçayı, ashwagandha, çuha çiçeği yağı gibi bitkisel destekler hormon sistemini rahatlatabilir. Ancak bu ürünler doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Her doğal ürün herkese uygun değildir. Ayrıca ilaçlarla etkileşime girme riski de taşır.

Hormon replasman tedavisi (HRT) hakkında bilinmesi gerekenler

Menopoz sonrası dönemde östrojen ve progesteron seviyesi düşer. Bu düşüşe bağlı şikayetleri azaltmak için HRT uygulanabilir. Hormon replasman tedavisi, doktor gözetiminde planlanmalıdır. Bazı durumlarda meme kanseri riskini artırabileceği için hasta profili dikkatle analiz edilmelidir. HRT, doğru kişiye doğru dozla uygulandığında yaşam kalitesini belirgin şekilde artırır.

Kliniğimizde Sunulan Danışmanlık ve Tedavi Hizmetleri

Prof. Dr. Başak Baksu’nun uzman görüşü ve yaklaşımı

Kadın sağlığı alanında uzun yıllara dayanan deneyimiyle Prof. Dr. Başak Baksu, hormonal denge konusuna bütüncül bir bakış açısı sunar. Her kadının bedeni farklıdır ve bu fark, tanı ve tedavi sürecine doğrudan yansır. Prof. Dr. Baksu, yalnızca test sonuçlarına değil, hastanın yaşam öyküsüne ve duygusal durumuna da dikkat eder. Çünkü hormon dengesizlikleri yalnızca biyolojik değil, psikolojik ve çevresel etkilerle de ilişkilidir.

Kliniğimizde uygulanan her yaklaşım bilimsel temellere dayanır. Ancak soğuk ve yüzeysel bir tedavi modeli benimsenmez. Her hastaya zaman ayrılır, şikayetler dikkatle dinlenir ve kapsamlı değerlendirmeler yapılır. Kadının yaşam kalitesini artırmak temel hedeftir. Bu nedenle semptomlara değil, kök nedenlere odaklanılır. Gerekli durumlarda farklı branşlarla iş birliği içinde multidisipliner çözümler sunulur.

Bireysel hormon analizleri ve takip planları

Kliniğimizde yapılan hormon analizleri standart protokollerle sınırlı değildir. Hastaların yaşına, yaşam evresine ve mevcut şikayetlerine göre testler özelleştirilir. Adet döngüsünün doğru günlerinde alınan kan örnekleriyle en doğru veriler elde edilir. Aynı zamanda tiroid, prolaktin, androjen ve kortizol düzeyleri detaylı olarak incelenir.

Test sonuçları yorumlanırken sadece referans değerler değil, bireyin genel sağlık durumu da göz önünde bulundurulur. Analizlerin ardından kişiye özel bir takip planı oluşturulur. Bu plan; periyodik kontrolleri, yaşam tarzı önerilerini ve gerekirse tedavi adımlarını içerir. Takip sürecinde hasta ile aktif iletişim kurulur. Çünkü sürdürülebilir bir iyilik hali, düzenli takiple mümkündür.

Kişiye özel tedavi yaklaşımları ve hasta eğitimi

Hormonal bozuklukların tedavisinde tek tip bir yöntem uygulanamaz. Kliniğimizde her kadına özel bir tedavi planı hazırlanır. Bu plan, kişinin hormon düzeylerine, yaşam ritmine, beslenme şekline ve stres düzeyine göre şekillenir. Bazı durumlarda sadece yaşam tarzı değişikliği yeterli olabilirken, bazı hastalarda ilaç desteği gerekir. Bu kararlar titizlikle ve hasta ile birlikte verilir.

Tedavi sürecinde hastanın aktif rol alması teşvik edilir. Bu nedenle hasta eğitimi büyük önem taşır. Kadınların hormonları ve vücut işleyişi hakkında bilgi sahibi olması hedeflenir. Böylece sadece belirtiler değil, sebepler de anlaşılır hale gelir. Kliniğimizde bilgilendirici broşürler, birebir eğitim görüşmeleri ve dijital içeriklerle destek sağlanır.

Hormonlarınızı tanımak, yaşam kalitenizi yükseltmenin ilk adımıdır. Uzman bir yaklaşım ve güvenilir takip arıyorsanız, Prof. Dr. Başak Baksu’nun kliniği sizleri bekliyor. Bugün randevu alarak hormon sağlığınızla ilgili ilk adımı atabilirsiniz.

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Hormonal bozukluklar sadece ileri yaşta mı görülür?

Hayır. Hormonal dengesizlikler ergenlikten itibaren her yaşta görülebilir. Genç kadınlar da sıklıkla adet düzensizliği, akne ve saç dökülmesi gibi belirtiler yaşayabilir.

Her adet düzensizliği hormon sorununa mı işaret eder?

Her düzensizlik hormonal değildir ancak sık tekrar eden durumlar hormonal dengesizliğin belirtisi olabilir. Mutlaka bir uzmana danışılmalıdır.

PCOS hastaları hamile kalabilir mi?

Evet. Polikistik Over Sendromu olan birçok kadın uygun tedaviyle gebe kalabilir. Yumurtlamayı destekleyen tedaviler bu süreçte etkilidir.

Tiroid hormonları ruh halini etkiler mi?

Evet. Tiroid hormonları düşük olduğunda depresyon ve unutkanlık, yüksek olduğunda ise sinirlilik ve uykusuzluk görülebilir.

Hormon tedavisi riskli midir?

Hormon tedavisi doğru hasta grubuna, uygun dozda ve uzman gözetiminde uygulandığında güvenlidir. Riskler kişiye özel değerlendirilmelidir.